Yerevan’dan güncel sanat notları

Agos gazetesi için yazmıştım…

Geçtiğimiz günlerde Ermenistan ve Türkiye’den akademisyenlerle birlikte, kurum ve öğrencilerin işbirliği sonucu yürütülen sözlü tarih çalışmasının parçası olacak bir serginin küratörü ile toplantı için Yerevan’daydım. İlk kez gideceğim bu kentteki üç günlük ziyareti oradaki güncel sanat ortamını tanımak için bir fırsat olarak görüyordum. Bazı  sanatçı ve küratörlerle bağlantıya geçtim. Kimilerinden bir takım öneriler aldım kimileri ile de tanışma ve Yerevan’daki güncel sanat sahnesini nasıl işlediğine dair kısa ama temel bilgiler alma fırsatı buldum.

İlk ziyaretim ‘Armenian Center for Contemporary Experimental Art (ACCEA)’a oldu. ACCEA Yerevan’da sayıları oldukça fazla olan meydanların en büyüğü olan, ‘National Gallery’ ve ‘Museum of Armenian History’ gibi büyük kurumlar ile çevrelenen ‘Republic Square’ın oldukça yakınında bulunmasına rağmen, çalıştıkları sanatçılar, uğraştığı meseleler ve ayakta kalma koşulları bakımından merkeze bir o kadar uzaklar.

ACCEA resmi olarak Sonia ve Edward Balassanian tarafından 1992 yılında kurulan non-profit bir organizasyon. 1996 yılından itibaren de Buzand Street üzerindeki eski bir tiyatro ve gösterim merkezinde sergiler, organizasyonlar ve seminerler düzenliyorlar. Amaçlarını ‘Ermenistanlı güncel ve avant-garde sanatçıları desteklemek ve ticarileşmiş ve entellektüel değerlerin yerine piyasa değerlerini benimsemiş sanat ortamına karşı bir alan yaratmak’ olarak tanımlıyorlar. ACCEA’da 2 Eylül’de açılan 30 Ekime kadar sürecek küratörlüğünü Sonia Balassanian’ın yaptığı, her yıl düzenlenen grup sergilerinden sonuncusu olan ‘Multi-Layered Identity and Social Structure’ adlı sergiyi görme fırsatı buluyorum. Sergi kimlik meselesi üzerine kişisel, tarihsel ve politik olarak tanımlanabilecek bakış açılarından yaklaşan, farklı kuşaklardan 20 Ermeni sanatçının katılımı ile gerçekleşiyor. Sergideki işler, serginin isminin de bizi yönlenderdiği gibi çok katmanlı olan kimlik olgusuna kimi zaman yüzeysel kimi zaman da önemli eleştirel yaklaşımlara sahip.

Vahram Akimyan, Media Demon, 2010, Mixed Media Installation

Daha sonra, 2006-2008 yılları arasında ACCEA’da güzel sanatlar bölümünde co-director olarak da görev yapmış http://artsnews.am internet sitesinin kurucularından, şimdilerde kentin dış mahallerinde yaşayan insanlarla işbirliği içerinde projeler üreten bir inisiyatif  olan ‘Suburb Cultural Center’ üzerine çalışan Eva Khachatrian ile buluşuyoruz. Uluslararası bir çok projede de çalışan ve İstanbul güncel sanat ortamını da yakından tanıyan bağımsız bir küratör olan Eva, daha çok cinsiyet ve yeni medya üzerine çalışıyor. Sanatçıların çokça uğradığı, Opera binasının hemen karşısında bulunan bir açık hava kahvesinde Ermeni birası eşliğinde Yerevan’daki güncel sanat ortamından bahsediyoruz. Eva, öncelikle ortamın çok büyük olmadığından, sanat için ayrılan devlet ve özel kurumların fonlarının güncel sanata aktarılmadığını, modern sanat müzelerinin,  üniversitelerin ve galerilerin henüz bu tip sanatı tanımadığından, bu yüzden kurumsallaşamadığından bahsediyor. Yerevan’da gerçekleştirdikleri etkinliklerin büyük kısmının yurtdışı fonlardan destek aldığını, bazı yerel kurumlar, sanatçılar, güncel sanatı destekleyen akademisler, sanat tarihçiler, genç gazeteciler ve yazarların desteği ile varoluşlarını sürdürdüğünü söylüyor. Durumu İstanbul ile kıyaslamaya oradaki yeni yeni gelişen ve sanatı destekleyen sermaye, banka, sponsor ilişkilerinden, bu sistemin görece geliştiğinden, ticari galerilerin güncel sanata giderek artan eğiliminden, bunun yanında var olan alternatif kurumlardan ve destekçilerinden bahsediyoruz. Ama durumu sadece destek eksikliği üzerinden değil gelecek desteğin niteliğinin de önemli olduğunu, ileride sponsorlarla, kurumlarla ve Ermenistan’da sayıları oldukça fazla olan ve giderek artan bankalarla girilecek olası ilişkilerin biçiminin de destek kadar önemli olduğunu, bu ilişkilerin sanatın ve sanatçının görece bağımsızlığı etkilememesi gerektiği konusunda fikir birliğine varıyoruz. Kent merkezinin heryerinde görebildiğimiz Areximbank-Gazprombank Group reklamlarından, Gazprom’un kötü ününden (bazı kelimelerin başına ‘gaz’ ekleyerek yapılan kelime oyunundan), Rus sanatçı kolektifi Chto delat/What is to be done?’ın sanat sermaye ilişkisini didaktik ve teatral biçimde anlatan filmi ‘The Tower: A Songspiel’ bahsederek merkez caddelerde yürüyoruz.

Yerevan kenti ülkenin en ünlü mimarı ve kent plancısı olan Alexander Tamanian tarafından planlanmış. Basitçe içe içe geçmiş bir büyük daire ve iki yarım daire şeklinde şehir merkezini çevreyeyen caddeler ve bunun içindeki mazgal plan cadde, sokaklar ve büyük meydanlar var. Ama Eva, şehrin bu düzenli, lüks mağazalarla çevrili geniş caddelerinin ve ‘modern’ yüzünün dışında pek görünmeyen gittikçe de artan fakir mahallerinin de hiç de azımsanmayacak kadar olduğundan bahsediyor. Etkisini gitgide daha fazla artıran yeni yeni yapılanan ekonomi politalarla, sınıflar arası uçurumun açıldığından orta sınıfın yavaş kaybolduğundan bahsediyor. Başta herkes  tarafından takdir edilen kent merkezindeki eski binaların yıkılıp yerine yeni alışveriş merkezleri ve rezidanslar yapılması, sonraları yükselen kiralar sebebiyle merkezi terketmek zorunda kalan insanlar ve daha da zorlaşan yaşam şartları ile karşılaşan kentlilerde bir bilinç oluşturmaya başlamış. Bu elbette kentteki sanatçıların ve akademisyenlerin dikkatini bu soruna da vermeleri sonucunu getirmiş.

Eva Khachatrian ile sanatçılar tarafından işletilen bir mekan olan AJZ nin 1. yıldönümü partisine gidiyoruz. AJZ Nvard Yerkanian’nın başını çektiği bir grup sanatçı tarafından 2009 yılının Eylül ayında kurulmuş. Film gösterimleri, sanatçı sunumları, sergiler ve dersler için açık bir platform işlevi görüyor. Küçük bir oda bir salon ve kapının önündeki avludan oluşan ve Yerevan sanat çevresinin desteklediği bir mekân burası. Tanıştığım genç bir gazeteci ve sanat yazarı ile sanat üretiminin görünürlüğündeki alternatif medyumların artan öneminden bahsediyoruz. Yerevanlı sanatçılar için Facebook’un öneminden bahsediyor. Sanatçıların işlerini sergilemek için sanal ortamın imkânlarını sonuna kadar kullanmalarının gerekliliğini vurguluyor. Ama bir serginin mekan boyutunun, orada varolma şeklinin, mekanla, mekan-dışı etkenlerle kurulacak olası ilişkilerinin de bir sergi için önemini yadsımamak gereğini konusunun es geçilmemesi gerektiğinde de hemfikiriz..

Bu üç günlük kısa ziyaret, yanımda getirdiğim İstanbul’daki sorunlar ve Tophane’deki galeri saldırıları ve sonrasında başlayan, sanatın kamusal olanla, kent ile, sermaye ile ilişkisi, alternatif oluşumların bağımsızlığının önemi gibi tartışmalarla burada da karşılaşmak aynı meseleye farkı bir kentten bakmak açısından öğretici oldu diyebilirim. Ama elbette kendi özgül koşulları, farkılıkları ve potansiyelleri bambaşka bir yer olduğunun bilinci ile.

Referanslar

“Armenian Center for Contemporary Experimental Art” için http://www.accea.info/en/home/

Chto delat/What is to be done? “The Tower: A Songspiel” adlı filmi için – http://www.vimeo.com/12130035

Alexander Tamanian için  http://en.wikipedia.org/wiki/Alexander_Tamanian

AJZ Artist-run Space için http://www.facebook.com/group.php?gid=166519722138&ref=ts



Leave a comment